Bir varmış, bir yokmuş. Gökyüzünde pırıl pırıl parlayan bir yıldız varmış. Bu minik yıldız çok tatlı ama bir o kadar da uykusuzmuş. Adı da Pıtırcık’mış. Her gece, tüm yıldız arkadaşları uykuya dalarken, Pıtırcık oynamaya devam eder, uyumayı hiç istemezmiş.
Bir gece Uyku Perisi gökyüzüne gelmiş. Pıtırcık’ı görünce yanına usulca yaklaşmış ve tatlı bir sesle demiş ki:
“Minik yıldız, neden uyumuyorsun? Uykuda büyüyüp daha da parlak olabilirsin!”
Pıtırcık biraz mahcup olmuş:
“Uykuya dalmak zor geliyor. Hem oyun oynamak daha eğlenceli!”
Uyku Perisi gülümseyerek sihirli bir battaniye çıkarmış. Bu battaniyenin adı “Tatlı Rüyalar Battaniyesi”ymiş. İçinde en güzel masallar, en huzurlu ninniler saklıymış. Peri, battaniyeyi Pıtırcık’ın üzerine örtmüş ve bir şarkı söylemeye başlamış:
“Minik yıldız, huzurla uyu,
Gökyüzünde rüyalara koşu.
Parla sabaha, ışılda tatlı,
Uyku senin için çok faydalı.”
Pıtırcık şarkıyı dinlerken göz kapakları ağırlaşmaya başlamış. Battaniyenin sıcaklığı onu sararken, en güzel rüyalara doğru yola çıkmış. Rüyasında, gökyüzünde rengârenk bulutların üstünde kaydıraktan kayıyor, yıldız tozlarıyla oynuyormuş.
O günden sonra Pıtırcık uyku saatini çok sevmiş. Çünkü Uyku Perisi’nin battaniyesi ve tatlı şarkısı her zaman onunla olmuş. Ve böylece, minik yıldız her gece uyuyup sabaha en parlak ışığını getirmiş.
Göklerde Pıtırcık parlamaya devam ederken, Uyku Perisi’nin tatlı sözleri dünyadaki bütün miniklere de ulaşmış:
“Hadi bakalım, şimdi sıra sende! Tatlı rüyalar seni bekliyor!”
Ve herkes huzurla uyumuş.
Gökten üç yıldız düşmüş, biri Pıtırcık’a, biri Uyku Perisi’ne, biri de tatlı uykularına kavuşan tüm miniklere… 🌟