Bir varmış, bir yokmuş. Uzak bir ormanın en yüksek ağacında, minik bir yaprak yaşarmış. Bu yaprağın adı Pırıltı’ymış. Pırıltı, günlerini güneş ışığıyla parlayarak ve rüzgarın hafif dokunuşlarını hissederek geçirirmiş. Ama bir sorun varmış: Pırıltı, düşmekten çok korkarmış. Her gece, gökyüzüne bakıp “Bir gün rüzgar beni koparırsa ne yaparım?” diye düşünür ve endişeyle sallanırmış.
Bir gün, güçlü bir rüzgar ormanda esmeye başlamış. Rüzgar, ağaçları sallıyor, dalları eğip büküyormuş. Pırıltı, dala sıkı sıkıya tutunmuş. Ama rüzgar onun fısıldadığını duymuş.
“Neden korkuyorsun, minik yaprak?” diye sormuş rüzgar.
Pırıltı titreyerek cevap vermiş:
“Eğer beni koparırsan, dallarımdan uzaklaşıp sonsuza kadar kaybolurum. O yüzden sıkıca tutunuyorum.”
Rüzgar bir süre sessiz kalmış, sonra yumuşak bir sesle konuşmuş:
“Minik yaprak, seni düşürmek için değil, özgürleştirmek için buradayım. Hayatta her şey bir yolculuktur. Sana bir sır vereyim mi? Düştüğünde bile yeni bir macera başlar.”
Ama Pırıltı hala korkuyormuş.
“Ya savrulursam ve kimse beni bulamazsa? Ya hiç bilmediğim bir yere gidersem?”
Rüzgar nazikçe eserek Pırıltı’yı hafifçe sallamış.
“Bilmediğin yerler bazen en güzel maceraları saklar. Eğer kendini bana bırakırsan, sana dünyayı gösterebilirim. Ormanın dışındaki çiçek tarlalarını, derin vadileri, masmavi gökyüzünü…”
Pırıltı biraz düşündükten sonra, korkusunu yavaşça bir kenara bırakmaya karar vermiş.
“Tamam,” demiş. “Sana güveneceğim. Ama beni koruyacağına söz ver.”
Rüzgar gülümseyerek esmiş.
“Sana söz veriyorum, Pırıltı. Hadi, şimdi uçma zamanı!”
Rüzgar, Pırıltı’yı nazikçe dalından ayırmış. Pırıltı, önce biraz paniklemiş ama sonra rüzgarın yumuşak kollarında uçmanın ne kadar güzel olduğunu fark etmiş. Ağaçların arasında süzülmüş, çiçeklerin kokusunu içine çekmiş, kelebeklerle dans etmiş.
Sonunda rüzgar, onu yemyeşil bir çimenliğin üzerine bırakmış. Pırıltı, şimdi korkusuzca yeni yuvasında yatıyormuş. Artık düşmekten korkmuyormuş, çünkü her düşüşün bir keşif ve her keşfin bir hikaye olduğunu öğrenmiş.
Ve rüzgar, bir sonraki yaprağı özgürleştirmek için ormanda esmeye devam etmiş.
Ve böylece Pırıltı, bir yapraktan daha fazlası olmuş. Bir cesaret hikayesi olmuş.