Bir varmış, bir yokmuş… Gökyüzü yıldızlarla dolu, bulutlar pamuk gibi bembeyazmış. Ormanın derinliklerinde, herkesin bilmediği büyülü bir yer varmış: Saklı Periler Diyarı. Bu diyar, yalnızca saf kalpli insanların girebileceği bir yer olarak bilinir, ama kimse tam olarak nerede olduğunu bilmezmiş.
Lilya adında küçük bir kız, hep bu diyarı görmek istermiş. O, köyün kenarındaki kulübede annesiyle yaşar, günlerini çiçek toplamaya ve hayvanlarla oynamaya geçirirmiş. Bir gün, Lilya ormanda dolaşırken yerde parıldayan bir taş bulmuş. Taş o kadar güzel parlıyormuş ki sanki kendi ışığı varmış. Lilya taşı eline alır almaz, taş birden konuşmaya başlamış:
“Merhaba, Lilya! Ben bir peri rehberiyim. Saklı Periler Diyarı’na gitmek ister misin?”
Lilya şaşırmış ama gözleri parlamış. Heyecanla, “Elbette isterim!” demiş. Taş, Lilya’yı bir dere kenarına götürmüş ve orada sihirli bir kapı belirmiş. Kapı açılır açılmaz Lilya, hayatında gördüğü en büyüleyici yere adım atmış.
Gökyüzünde uçan renkli kelebekler, çiçeklerin üzerinde dans eden minik periler, her köşeden yayılan tatlı bir müzik… Her şey Lilya için bir rüya gibiymiş. Tam o sırada, Gümüş Kanat adında bir peri Lilya’nın yanına gelmiş ve demiş ki:
“Hoş geldin, Lilya. Saf kalbin ve merakın seni buraya getirdi. Ama Saklı Periler Diyarı’nda kalabilmek için bir sınavı geçmen gerek.”
Lilya biraz korkmuş ama merakla sormuş:
“Ne sınavı bu?”
Gümüş Kanat, Lilya’yı büyük bir ağacın altına götürmüş. Ağacın dallarında üç farklı renkli kristal asılıymış: biri mavi, biri yeşil, biri de kırmızı. Gümüş Kanat şöyle demiş:
“Bu kristaller, cesaret, sevgi ve dürüstlüğü temsil eder. Sadece doğru sırayı bulursan, Periler Diyarı’nın kalıcı dostu olabilirsin.”
Lilya bir süre düşünmüş. Sonra ilk olarak mavi kristali seçmiş. Çünkü cesaret olmadan hiçbir şeyin başarılamayacağını düşünmüş. Ardından yeşil kristali almış, çünkü sevgi olmadan hayatın anlamı kalmazmış. Son olarak kırmızı kristali almış, çünkü dürüstlük, her şeyin temelini oluştururmuş.
Kristalleri doğru sırada yerleştirdiğinde, gökyüzünde büyük bir ışık patlamış ve Lilya’nın etrafında sihirli bir çember oluşmuş. Gümüş Kanat, “Başardın, Lilya! Artık Periler Diyarı’nın dostusun. Her zaman buraya gelebilir, perilerle birlikte büyülü maceralara atılabilirsin,” demiş.
Lilya o gün perilerle dans etmiş, bulutların üzerinde uçmuş ve hayatında gördüğü en güzel çiçekleri toplamış. Akşam olunca, peri taşını yanında götürmesine izin verilmiş. Artık ne zaman Periler Diyarı’nı özlese, taşın parıltısını takip ederek oraya gidebileceğini biliyormuş.
Gökten üç yıldız düşmüş; biri Lilya’ya, biri perilere, biri de bu masalı dinleyenlere!