Bir zamanlar, Gökyüzü Nehri’nde yaşayan Küçük Su Damlası adında meraklı bir damlacık vardı. Her gün gökyüzünde bulutlarla oyun oynar, yıldızlarla dans ederdi. Ancak bir gün, “Ben de dünyayı görmek istiyorum! Ağaçları, nehirleri, hayvanları tanımak istiyorum!” dedi.
Bulut Dede ona gülümsedi ve, “Hazırsan seni bir maceraya gönderebilirim, ama unutma, bu yolculukta öğrenmen gereken önemli şeyler var,” dedi.
Küçük Su Damlası heyecanla kabul etti ve bir sabah yağmur olarak yeryüzüne indi. Düşerken, etrafında parlayan diğer damlalarla birleşerek bir nehre karıştı. Burada nehir ona şöyle dedi:
“Merhaba küçük dostum, su olmak sorumluluk gerektirir. İnsanları, bitkileri ve hayvanları besleriz. Onlara can veririz.”
Küçük Damla, nehirde yüzerek ilerlerken susamış bir tavşanla karşılaştı. Tavşan su içtikten sonra teşekkür etti:
“Sen olmasaydın yaşayamazdım. Sularınızı temiz tutmamız gerektiğini hatırlamalıyız!” dedi.
Sonra nehir, Küçük Su Damlası’nı denize taşıdı. Denizde oynarken büyük bir balık ona yaklaştı ve şöyle dedi:
“Burada da görevimiz büyük! Denizdeki canlıların yaşamına katkı sağlıyoruz. Ancak insanlar denizleri kirletiyor. Lütfen döndüğünde onlara bunu hatırlat!”
Küçük Su Damlası şaşkınlıkla, “Ben sadece bir damlayım. Nasıl faydalı olabilirim ki?” diye düşündü.
Tam o sırada güneş parladı ve Küçük Su Damlası buharlaşıp yeniden gökyüzüne yükseldi. Bulut Dede onu karşılayıp sordu:
“Ne öğrendin bakalım, Küçük Damla?”
“Ben küçük olabilirim, ama bir damla bile doğanın dengesini koruyabilir! İnsanlara da bunu anlatmamız lazım,” dedi Küçük Su Damlası.
O günden sonra, Küçük Su Damlası her yağmurla dünyaya inerken insanlara bir mesaj bırakırdı:
“Doğayı koruyun, suyun değerini bilin!”
Ve böylece Küçük Su Damlası’nın yolculuğu, doğaya ve insanlara öğretici bir hikâye olmaya devam etti.