Bir zamanlar, yemyeşil bir ormanda Çalışkan Karınca ile Tembel Çekirge yaşardı. Karınca her sabah erkenden kalkar, gün boyu yemek toplar, yuvasını düzenlerdi. Çekirge ise dallarda zıplar, şarkılar söyler ve güneşin keyfini çıkarırdı.

Bir gün Çekirge, Karınca’yı yerde hızla yürürken gördü. Sırtında büyük bir buğday tanesi taşıyordu. Çekirge ona seslendi:
“Hey Karınca! Niye bu kadar çalışıyorsun? Şimdi hava güzel, her şey bol! Gel biraz eğlenelim.”

Karınca durup Çekirge’ye baktı ve gülümseyerek cevap verdi:
“Şu an hava güzel olabilir, ama kış yaklaşıyor. O zaman yiyecek bulmak zor olacak. Şimdi çalışmazsam, o gün aç kalırım.”

Çekirge kahkahayla, “Kış mı? Daha çok var! Üstelik ben aç kalmam, bir şekilde bulurum,” dedi ve Karınca’ya katılmayı reddetti.

Aylar geçti. Çekirge hep oynadı, Karınca hep çalıştı. Derken kış geldi. Soğuk rüzgârlar esti, kar yağmaya başladı. Ormandaki bütün yiyecekler karların altında kayboldu.

Çekirge, açlıktan titreyerek bir yaprağın altında saklanırken Karınca’nın yuvasını hatırladı. Utanarak Karınca’nın kapısını çaldı. Karınca onu içeri aldı, sıcak yuvasında bir tabak yemek sundu.
“Seninle yemeğimi paylaşırım, ama bu sana bir ders olsun. Eğer yaz boyunca çalışsaydın, şimdi böyle zor durumda kalmazdın,” dedi.

Çekirge başını eğdi:
“Haklısın Karınca. Bundan sonra bencilce eğlenmek yerine sorumluluklarımı da yerine getireceğim. Senin gibi çalışkan olacağım.”

O günden sonra Çekirge, sadece eğlenmekle yetinmedi. Çalışmanın değerini öğrendi ve Karınca ile birlikte gelecek kış için hazırlık yaptı.