Bir zamanlar, uzak bir köyde Keloğlan adında bir genç yaşarmış. Keloğlan, neşeli, yardımsever ama bazen biraz tembel bir delikanlıymış. Köydeki tüm işlerini ertelemesi, başını belaya sokmasına sebep olurmuş. Ancak yine de köylüler onu severmiş, çünkü Keloğlan her zaman güleryüzlü ve iyi kalpliymiş.
Bir gün, köyün yakınındaki ormanda devler yaşadığı söylenilen eski bir bahçe bulunmuş. Kimse bu bahçeye gitmeye cesaret edemezmiş, çünkü devler orada yaşıyorlarmış ve herkes onlardan korkarmış. Ancak Keloğlan, bir sabah yolda yürürken büyük bir plan yapmış.
“Devlerin bahçesine gidip, onlardan biraz çiçek alacağım,” diye düşünmüş. “Kimse cesaret edemez ama ben yaparım!”
Keloğlan, sabah erkenden hazırlığını yapmış ve ormana doğru yola çıkmış. Yolculuk biraz zorlu geçmiş ama Keloğlan, korkusuzca ilerlemiş. Derken ormanın derinliklerine gelmiş ve devlerin bahçesine ulaşmış.
Devlerin bahçesi, çok güzel çiçeklerle doluymuş. Çiçekler o kadar renkli ve güzelmiş ki, Keloğlan büyülenmiş. Bahçeye girmeye karar vermiş. Ancak birden kocaman bir dev, dev gibi elleriyle bahçenin kapısını tutmuş ve Keloğlan’a, “Burada ne işin var, küçücük adam?” diye bağırmış.
Keloğlan biraz korkmuş ama hemen aklına bir çözüm gelmiş. “Ben buradayım çünkü sizin bahçenizde en güzel çiçekleri görmek istiyorum. Eğer bana biraz çiçek verirseniz, köyümüzün insanlarına çok mutlu olur ve sizin bahçeniz daha da güzel olur,” demiş.
Dev, Keloğlan’ı dikkatle dinlemiş ve “Hmmm… Peki, seni test edelim,” demiş. “Eğer gerçekten iyi kalpliysen, bu bahçedeki en güzel çiçeği bulabileceğine inanıyorum. Ama sana bir ipucu vereyim. En güzel çiçek, tek başına duran çiçektir.”
Keloğlan, devlerin bahçesinde birkaç dakika düşünmüş ve sonra, gerçekten tek başına duran muazzam bir çiçek görmüş. Çiçek, altın sarısıydı ve parlıyordu. Keloğlan hemen çiçeği koparmış ve devlere doğru yaklaşmış.
Dev, Keloğlan’ı gözleriyle süzerek, “Bunu gerçekten buldun. Senin içindeki cesaret ve iyi kalp, senin en büyük gücünmüş. Bu çiçeği alabilirsin,” demiş.
Keloğlan, büyük bir mutlulukla çiçeği alıp köyüne dönmüş. Köydeki herkes bu çiçeği görünce çok mutlu olmuş. Keloğlan, devlerin bahçesindeki çiçeği onlara hediye etmiş ve onlara, “Gerçek güzellik, cesaret ve iyi kalpte yatar,” demiş.
O günden sonra, Keloğlan’ın köydeki saygınlığı daha da artmış. Bir dahaki sefere köyün işlerini yapmaya karar vermiş ve kimseyi yarı yolda bırakmamış. Devlerin bahçesi ise her zaman güzellik ve cesaretin simgesi olarak hatırlanmış.