Bir zamanlar, İtalya’nın küçük bir kasabasında Geppetto adında iyi kalpli bir marangoz yaşardı. Geppetto, yalnız bir adamdı ve yıllarca bir evlat sahibi olmayı dilemişti. Bir gün, atölyesine gelen çok özel bir odun parçasından kukla yapmaya karar verdi. Bu kuklaya “Pinokyo” adını verdi. Pinokyo, öylesine güzel ve canlı görünüyordu ki Geppetto ona bakarken “Keşke bir çocuğum olsaydı ve bu kukla canlı olsaydı” diye iç geçirdi.

O gece, Geppetto uykuya daldıktan sonra odayı bir mavi ışık kapladı. Mavi peri, Geppetto’nun dileğini duymuştu. Pinokyo’ya yaklaşarak sihirli değneğini salladı ve ona can verdi. Ancak bir şartı vardı: “Pinokyo, sen şu anda canlı bir kuklasın, ama gerçek bir çocuk olmak istiyorsan cesur, yardımsever ve dürüst bir kalbe sahip olmalısın.” Ardından peri, Pinokyo’ya bir de yoldaş bıraktı: Cırcırık adında bir çekirge. Cırcırık, Pinokyo’ya doğru yolu göstermesi için onun yanında olacaktı.

Ertesi sabah, Geppetto uyandığında Pinokyo’yu canlanmış olarak buldu. Şaşkınlık ve sevinçle kuklayı kucakladı. “Artık bir çocuğum var!” diye haykırdı. O gün birlikte vakit geçirdiler, fakat Geppetto, Pinokyo’ya gerçek bir çocuk gibi okula gitmesi gerektiğini anlattı. Ona kitaplar aldı ve sabahı erken kalkıp okula gitmesini söyledi.

Pinokyo’nun Maceraları

Pinokyo, ilk başta Geppetto’nun dediklerini yapmaya niyetliydi, ama yolda bir çok dikkat dağıtıcı şeyle karşılaştı. Okula gitmek yerine sirk çadırını gördü ve içeri girmek için kitaplarını satmaya karar verdi. Sirkte, şovmen Pinokyo’yu özgür bırakmadı ve onu tahta bir kukla olarak kullanmaya başladı. Ancak Pinokyo, yardımsever bir kuşun yardımıyla kaçmayı başardı.

Kaçıştan sonra Pinokyo, bir tilki ve bir kediyle karşılaştı. Bu ikisi, onu “Mucizeler Tarlası” adında bir yere gitmeye ikna etti. İddiaya göre, Pinokyo bu tarlaya altın para gömerse, sabahına çok daha fazla altın elde edecekti. Ancak bu bir tuzaktı. Tilki ve kedi, Pinokyo’yu kandırdı ve parasını çalarak kayboldu. Pinokyo, hem parasından hem de gururundan oldu.

Yolda, Cırcırık ona doğru yolu bulması gerektiğini tekrar hatırlattı, ama Pinokyo yine dinlemedi. Bir çiftlikte çalışmak zorunda kaldı. Daha sonra kendini bir oyuncak ülkesi olan “Eğlence Diyarlı”nda buldu. Burada tüm çocuklar dış dünyanın kurallarından uzak, sadece oyun oynayarak vakit geçiriyorlardı. Ancak bu diyarın karanlık bir sırrı vardı: Burada kalan çocuklar, yavaş yavaş birer eşek dönüşüyordu. Pinokyo da bir eşek kuyruğu ve kulakları çıkınca kaçmak zorunda kaldı.

Geppetto’nun Kurtarılışı

Bu sürede Geppetto, Pinokyo’yu aramak için denize açılmış, ama bir balina tarafından yutulmuştu. Pinokyo, babasının durumunu öğrendiğinde büyük bir cesaretle onu kurtarmaya karar verdi. Denize atladı ve o da balina tarafından yutuldu. Balinanın karnında Geppetto’yu buldu. Birlikte bir plan yaparak balinanın karnından kurtulmayı başardılar. Baba ve oğul, sonunda sahile çıktılar.

Pinokyo, bu maceradan sonra çok değişti. Cesaretini ve sevgisini gösteren bir kalbe sahip oldu. Mavi peri, onun bu değişimini fark ederek büyülk bir ödül verdi: Pinokyo artık gerçek bir çocuktu!

Geppetto ve Pinokyo, mutlu bir hayat sürdüler. Bu masal, dürüstlük, cesaret ve sevginin hayatta her şeyden daha önemli olduğunu anlatır.