Bir zamanlar, uzak bir köyde, Keloğlan adında akıllı ama biraz da tembel bir genç yaşarmış. Herkes ona gülüp, “Keloğlan, senin aklın var ama tembelliğin de bir o kadar fazla!” derlermiş. Keloğlan, köydeki işlerden kaçıp, daha çok göl kenarındaki ağaçların altında vakit geçirirdi.
Bir gün, köyün çok uzak bir yerinden bir haber gelmiş. Kral, en güzel altın elmayı isteyen herkese büyük bir ödül vereceğini ilan etmiş. Herkes, “Altın elma çok değerli, hemen gidip alalım!” demiş. Ama Keloğlan, “Ben altın elma için yola çıkmam, çok yorulurum,” diyerek yine tembellik yapmayı düşünmüş.
Ancak, bir sabah, bir peri rüyasında Keloğlan’a görünmüş ve ona şöyle demiş: “Keloğlan, seni bekleyen bir ödül var. Ancak yalnızca cesur ve akıllıca bir yol seçersen bu ödülü alabilirsin. Altın elma, uzak ormanda seni bekliyor, ama onu almak için zekanı kullanman gerek.”
Keloğlan uyanınca, peri rüyasını hatırlamış ve bir karar vermiş: “O zaman ben de gidip altın elmayı alırım! Hem ödül de varmış!” demiş.
Yola çıkarken, Keloğlan aklına gelen ilk yolu denemiş, ama karşısına kocaman bir dağ çıkmış. Dağda yürümek çok zormuş, ama Keloğlan yılmamış. O da, dağın zirvesine kadar tırmanarak oradan altın elmayı bulacağı yere ulaşabileceğini düşünmüş.
Günlerce tırmandıktan sonra, dağın tepe noktasına geldiğinde, karşısına dev bir kuş çıkmış. Kuş, “Beni geçmeden buradan ilerleyemezsin!” demiş.
Keloğlan, biraz düşündükten sonra kuşa şöyle demiş: “Sen çok büyüksün ve çok güçlüsün. Ama bana bir soru sorarsan, cevabını bilebilirsem, ben geçebilirim.”
Kuş, “Peki, o zaman sorayım,” demiş: “Sonsuz nehir nasıl geçilir?”
Keloğlan hemen cevap vermiş: “Sonsuz nehir, akıllıca düşünülerek geçilir. Nehirdeki bir damla sudan geçmek, bütün nehir boyunca ilerlemekten çok daha kolaydır!”
Kuş şaşırmış ve Keloğlan’ı geçmesine izin vermiş. Keloğlan, kuşu geçip, altın elmanın olduğu yere ulaşmış. Altın elma, ormanın en güzel çiçeklerinin arasında, bir ağacın dalında asılıymış. Keloğlan, elmayı alıp krallığa geri dönmüş.
Kral, Keloğlan’a büyük ödülünü verirken, “Sen sadece cesur değilsin, aynı zamanda akıllısın da. Her zaman tembellik yapmayıp, zekanı kullanman gerektiğini öğrendin,” demiş.
O günden sonra, Keloğlan ne zaman bir zorlukla karşılaşsa, aklını kullanarak her sorunu çözüp, her engeli aşarmış.