Bir varmış, bir yokmuş, rengarenk çiçeklerin olduğu güzel bir bahçede minik bir kelebek yaşarmış. Adı Lila’ymış. Lila, her sabah uyanınca çiçeklerin üstünde uçmayı çok severmiş. Lila’nın kanatları çok yumuşakmış ve parlak renkleri varmış: mor, mavi, sarı ve pembe.

Bir sabah, Lila uyanmış ve hemen bahçeye uçmaya karar vermiş. İlk olarak sarı çiçeğe konmuş. “Merhaba, Sarı Çiçek!” demiş Lila. Çiçek gülümsemiş ve “Hoş geldin, Lila! Kanatlarını çok güzel görüyorum!” demiş.

Sonra Lila, mavi çiçeğe gitmiş ve ona da merhaba demiş. “Merhaba, Mavi Çiçek!” demiş. Mavi Çiçek, “Senin kanatların çok renkli, Lila. Çok tatlısın!” demiş.

Lila, çok mutlu olmuş. Her çiçekle konuşmuş, her çiçekle gülüp eğlenmiş. Gün boyunca uçmuş ve çiçeklerin etrafında dans etmiş. Bir de, minik kuşlar ona şarkılar söylemiş.

Lila, akşam olmadan önce, tüm çiçeklere “Hoşça kal” demiş ve yavaşça evine gitmiş. Lila, kanatları yavaşça kapanırken, “Bugün çok güzel bir gün geçirdim,” demiş ve güzel bir uykuya dalmış.