Bir zamanlar, uzak bir dağın zirvesinde, Luna adında küçük bir ay ışığı perisi yaşarmış. Luna, her gece gökyüzünde parlayan ayın etrafında dans eder, ama en çok rüyaların dünyasında gezmeyi severmiş. Rüya perisi olmasa da, her gece çocukların güzel rüyalar görmesini sağlamak için ay ışığının yumuşak ışığını gönderirmiş.
Bir gece, Luna gökyüzünde bir yıldız kayarken, Lila adında bir kızın uykusunda huzursuz olduğunu fark etmiş. Hemen bir rüya tozu çuvalından alıp, Lila’nın odasına hafifçe serpiştirmiş. Lila’nın rüyaları hemen güzelleşmeye başlamış: Bir çiçek tarlasının ortasında uçan renkli kelebekler, deniz kenarında pırıl pırıl parlayan yıldızlar…
Luna, Lila’yı mutlu görmek için her gece bir rüya tozu daha bırakır, Lila derin uykusuna dalarken yüzünde bir gülümseme belirirmiş. O günden sonra, her gece Luna, rüyaların kapısını aralar, huzurlu ve güzel uykular bırakırmış.
Ve Luna, her gecenin sonunda bir dilek tutar, “Her çocuk huzur içinde uyusun, rüyalar hep güzel olsun,” dermiş.