Bir zamanlar, yemyeşil bir ormanın içinde, çok minik bir kelebeğin yaşadığı bir dünya vardı. Bu minik kelebeğin adı “Pırıltı”ydı. Pırıltı, her sabah uyanınca, rengarenk çiçeklerin kokusunu almayı çok severdi.
Bir sabah, Pırıltı, büyük bir çiçeğin üstünde minik bir arı gördü. Arı, Pırıltı’ya gülümsedi ve “Merhaba Pırıltı! Bugün bizim çiçeklerimizi daha da güzel yapmak için çok çalışmamız gerek,” dedi.
Pırıltı, “Çiçekleri nasıl güzelleştirebiliriz?” diye sordu.
Arı, “Beni takip et! Çiçeklerin tohumları var, onları bulup taşımamız lazım!” dedi.
Pırıltı ve Arı birlikte, çiçeklerin arasında uçarak, her çiçeğin tohumlarını topladılar. Pırıltı, minik kanatlarıyla çiçeklerin etrafında dans ederken, çiçekler daha da parlak ve renkli olmaya başladı.
Bir süre sonra, bütün orman rengarenk oldu. Pırıltı çok mutlu oldu, çünkü gördüğü her çiçek, onun küçük kanatlarıyla biraz daha güzelleşmişti.
Pırıltı, o gün öğrendi ki, küçük şeyler bile büyük değişiklikler yapabilir. O günden sonra, her gün çiçeklere ve arkadaşlarına yardım etmeyi unutmadı.
Ve minik Pırıltı, her gün uyanıp yeni bir maceraya atılmak için sabırsızlanarak, uçarak gitti.